KIRILMA NOKTALARIYLA OSMANLI-RUS-TÜRKİYE İLİŞKİLERİ (1711-2015)


cropped-kardec59flerimle32.jpg                Bugünü anlamak için geçmişi bilmek gerek tarihin kırılma noktalarını bilmek ise  geleceğe güvenle bakmak demektir. Sevgili okurlar bugün sizlerle son günlerde Rusya Federasyonu Devleti ile yaşadığımız Suriye de düşürdüğümüz uçak gerginliği üzerine konuşacağız tabi bu konuşmamızı yaparken de tarihin tozlu sayfalarına bir göz atacağız.

                          Rusya’nın tarihe çıkış hikayesi 1492 yılında bir Türk Devleti olan Altınordu Devleti ile olan ilişkileriyle başlasa da özellikle başlarında Çar Deli Petronun bulunmasıyla ve 1711 yılında Osmanlı Devleti ile yapılmış olan Prut Savaşı ile başlar. Osmanlı Devleti 1683 Viyana Kuşatmasının başarısızlık ile sonuçlanması üzerine Avrupa da oluşan Haçlı Birliğine karşı yapılan savaşları 1699 yılında kaybetmiş ve her devletle ayrı ayrı olmak üzere Karlofça Antlaşmasını imzalamıştır. Karlofça Antlaşması sahip olduğu maddeler yönüyle çok ağır bir antlaşmadır ve bu savaşın getirdiği ağır moral bozukluğu da yanında cabasıdır. Bu antlaşmadan 1 yıl sonra 1700 yılında da Rusya ile 1686-1700 yıllarındaki savaşlar sebebiyle de antlaşma imzalanmıştır. İstanbul Antlaşması adı verilen bu antlaşma ile Azak Kalesi Ruslara bırakılmıştır. İşte bu yenilgilerin getirdiği moral bozukluklarını yenmek için bir fırsat bekleniyordu ve nitekim de 1711 yılında istenmeden de olsa oluştu. ” 1710 yılında Osmanlı İmparatorluğu Sultan III. Ahmed tarafından yönetilmekteydi. Rusya‘nın başında Çar Büyük PetroDeli Petro“,İsveç‘in başında ise XII. ŞarlDemirbaş Şarl” bulunmaktaydı. Demirbaş Şarl‘ın ordusu Poltava Savaşı‘nda Deli Petro‘nun ordusuna yenildi ve Osmanlı topraklarına sığındı. Bu arada Rusya‘nın Lehistan‘ın içişlerine karışması, Eflak ve Boğdan beylerini Osmanlılara karşı kışkırtması Osmanlı İmparatorluğunu rahatsız ediyordu. Osmanlı İmparatorluğu, Rusya‘ya karşı savaş ilan etti. Sadrazam Baltacı Mehmet Paşa yönetimindeki ordu Kırım Hanlığı ordusunun desteğiyle Rusları Prut nehri kıyısında kıstırdılar. Bu mevzi,bir yanı bataklık bir yanı uçurum olan bir yerdeydi. Prut Savaşı denilen bu savaşı Osmanlıların kazanması üzerine Prut Antlaşması imzalandı. Antlaşmanın koşulları şunlardır:

                              Osmanlı Devleti bu savaşı kazanmasına kazanmıştı ama şimdide bitmeyen bir tartışma başlamıştı. Çünkü Rus ordusu Prut nehri etrafında çembere alınarak kıstırılmış ve istense o sırada Rus ordusu toptan imha edilebilirdi ama Çariçe Katerina Sadrazam Baltacı Mehmet Paşa’nın çadırına arabulucular vasıtasıyla yanında sandık dolusu altınlarla gelince artık o sırada ne olduğunu ve ne yaşandığını bilemiyoruz (bu konu tarihçiler arasında ihtilaflı bir konudur ) fakat Baltacı Mehmet Paşa ve heyeti bu kadar kazanımların yeterli olduğu görüşünde birleşerek ve yeniçeri ordusuna güvenemediğinden Deli Petro’nun istediği barış antlaşmasını imzalamıştır.  1711 Prut Savaşından sonra Osmanlı Devleti ordu üzerinde eksikliklerin olduğunu görür ve ıslahatların ilk adımları bu dönemlerde atılmaya başlanır. Rusya ile bir başka kırılma noktası olan ilişkimiz 1774 Küçük Kaynarca Antlaşmasıdır. Küçük Kaynarca Antlaşması ile Kırım fiili olarak bir Osmanlı toprağı olmaktan ve Karadeniz bir Türk Gölü olmaktan çıkmıştır. Rusya 1792 yılında imzalanan Yaş Antlaşması ile de Kırım’ı resmi olarak kendi bünyesine katmış ve Osmanlı Devleti de bu durumu kabul etmiştir. Ruslarla daha sonra Balkanlardaki Panslavist politikalarının tehlikeleri nedeniyle tarihte yerini 93 Harbi olarak  alan 1877-78 yılı savaşını yapmış ve Ruslar’ın İstanbul civarında yer alan Ayestefanos’a (Yeşilköy) gelmeleriyle mağlup olarak Ayestefanos Antlaşmasını imzalamıştır. Rusların fazlasıyla toprak sahibi olduğunu ve sınırlarının Akdeniz’e kadar uzandığını gören Avrupalı Devletler bu antlaşmayı kabul etmemişler ve yeniden bir antlaşma metni hazırlanmış ve ilk antlaşmanın maddelerinin kısmi düzeltilmesiyle Berlin Antlaşması imzalanmıştır. 1. Dünya Savaşı döneminde Rusya İtilaf Devletleri blokunda yer almış Osmanlı Devletinin de Almanların yanında savaşa girmesiyle Doğu Cephesinde bir kez daha Ruslarla karşı geldik. Çarlık Rejimi 1. Dünya Savaşı sürecinde Rusya’nın resmi yönetim şekliydi. Rusya savaş sürecinde hem siyasi hem de ham madde yönünden sıkıntı çekmekteydi. İtilaf Kuvvetleri ise Çanakkale’yi kolayca geçerek İstanbul üzerinden Osmanlı Devletini savaş dışı bırakıp gemilerle Rusya’ya ham madde ulaştırarak bütün sıkıntılarını halletmeyi planlıyordu. Lakin hesaba katmadıkları Kahraman Mehmetçiğimiz, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, Seyit Onbaşı,Ezineli Yahya Çavuş,Binbaşı Mahmut Bey vb… gibi yiğitlerimiz sayesinde İtilaf Devletleri Çanakkale’yi kolay kolay geçemeyeceklerini çok acı bir şekilde anlamışlar ve savaş öngörülenden 2 yıl daha uzamıştır. Bu arada ham madde yardımı ulaşmayan Rusya da Çarlık Rejimi yıkılmış yerine Bolşevik Rejimi ilan edilmiştir. Rusya böylece Osmanlı Devletine karşı kazandığı toprakları iade ederek 1. Dünya Savaşından çekildiğini ilan etmiştir. 

                                    Ve sonunda geldik 24 Kasım 2015 yılında Rusya ile yaşanan Uçak düşürme olayına. 24 Kasım 2015 sabahı saat 09.19da Rus Hava Kuvvetlerine ait 2 Sukhoi Su-24 saldırı tipi bir uçak hava sahamıza yakın noktalarda dolanmaya başlamış ve uçaklara Türk F-16 uçaklarından 5 dakika boyunca 10 kez sınır ihlali yapılmaması ve hemen geri dönmeleri yönünde telsizlerden uyarılarda bulunulmuştur. Uçaklardan biri Suriye tarafına dönerken diğer uçak ise 17 saniye boyunca 1.36 mil ( 2.19 km ) hava sahamızı ihlal etmiştir. Türkiye ise 26 Haziran 2012 tarihli yeni askeri angajman kuralları doğrultusunda Rus uçağını düşürmüştür. Bu olayın yaşanmasıyla Rusya çok sert tepki göstermiştir. Çünkü 1950’li yıllardan itibaren Soğuk Savaş döneminden bu yana ilk defa bir Rus savaş uçağı NATO üyesi bir ülke tarafından düşürülmüştür. Şu anda Rusya Türk ürünlerine boykot kararı alacağını ilan etmiş ve yeni yaptırımların da geleceğini söylemiştir. Türkiye Cumhuriyeti ise uçak düşürme olayında sınır ihlali ve askeri angajman kuralları sebebiyle haklı olduğunu belirtmiş ve Rusya’nın tepkisinin anlamsız olduğunu belirtmiştir. Rusya açısından uçağının düşürülmesi dünya siyaseti açısından karizmasının ağır bir şekilde çizilmesi anlamına gelmektedir. Bilinmektedir ki Rusya çok uluslu bir devlettir eğer bugün uçağı bir NATO üyesi bir ülke tarafından düşürülürse yarın başka milletler tarafından neden düşürülmesin. Rusya’nın Türk ürünlerini boykot etmesi sebebiyle domatesin tanesi 6 liraya kadar dayanmıştır. Rusya şimdilik önceden Türkiye’den karşıladığı domates ihtiyacını Azerbaycan üzerinden karşılamaktadır lakin Rusya’da da boykot kararı yüzünden enflasyon aşırı şekilde yükselmeye başlamıştır. Putin’in boykot kararı dünya gündeminde prestijli gazetelerde makale yazılarıyla analiz edilmekte ve köşe yazarları şu tespiti yapmaktadır. Alınan boykot kararının 2 ülkeye faydası bulunmamaktadır ve Putin kendi ülkesinde bir anlamda kendi halkını da cezalandırmaktadır. 

                                 Değerli okurlar savaş hiçbir zaman çözüm değildir. Tarihte yapılan bir savaşın sonucu diğer savaşın nedenini oluşturabilmektedir. Temennimiz Rusya ile yaşanan bu siyasi gerilimin acilen son bulması çünkü bu gerilim kimseye bir şey kazandırmıyor aksine kaybettiriyor. Bizlerin en büyük amacı iyiliğin, güzelliğin tüm dünyada egemen olmasıdır. Rusya’yı domatesimizle terbiye edebilecek miyiz bilmiyoruz ama yazımızı Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinin şu güzel sözüyle bitiriyoruz :”  MEVLAM GÖRELİM NEYLER NEYLERSE GÜZEL EYLER ” 

KAYNAKÇA :

 (1) https://tr.wikipedia.org/wiki/Prut_Antla%C5%9Fmas%C4%B1

                                                  — EMRAH UZUN —

Yorum bırakın