Herkese merhabalar değerli okuyucular, öncelikle 6 yıllık ara bana göre çok fazlaydı ve daha fazla arayı uzatmamak için biraz vurucu bir başlıkla karşınızda olmak istedim. Yazılarımız kesinlikle kimseyi hedef almayacaktır. Olanı olduğu gibi kendi penceremden bakarak anlatmaya çalışacak, tarafsız bakış açısında kalmaya çalışacağım. Kısacası kendi aramızda dertleşecek, Tarih Öğretmeni de olduğum için arada tarihi bilgiler vermeye çalışacağım.
İslam tarihinde Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed(S.A.V.) döneminde yaşayan sahabemiz vardı. Belki hayatını bilmesek de ”Yazık oldu Salebe’ ye” lafını duymuşuzdur. Gelin bu cümlenin söylenmesine neden olan hayat hikayesine bakalım;
”Medine Müslümanlarından Salebe, mala ve mülke karşı aşırı derecede hırslıydı. Zengin olmak istiyordu. Nihayet bir gün Sevgili Peygamberimizin huzuruna çıkarak şöyle dedi:
– Ya Rasulallah! Allah’a dua et de zengin olayım.
Allah’ın Rasulü, Salebe’nin bu isteğine şöyle cevap verdi:
– Şükrünü yapabildiğin az mal, şükrünü yapamadığın çok maldan hayırlıdır.
Salebe, bir süre bu hadisin anlamı üzerinde düşünerek benliğini saran aşırı hırstan birazcık olsun kurtuldu. Fakat bu duygu, onun yakasını bir türlü bırakmıyordu. Tekrar Peygamberimize müracaat etti:
– Ya Rasulallah! Dua et de zengin olayım.
Bu sefer biraz daha açık konuşan Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:
– Ben senin için kâfi bir örnek değil miyim? Allah’a yemin ederim ki isteseydim şu dağlar altın ve gümüş olarak arkamdan akıp geleceklerdi, fakat ben kabul etmedim.
Rasulullah’ın sözlerine rağmen Salebe israr etti:
– Seni hak peygamber olarak gönderene yemin ederim ki eğer beni zengin ederse fakir fukarayı koruyacak, her hak sahibine hakkını vereceğim.
Salebe’nin bu kadar ısrarına dayanamayan Rasulullah (sav):
– Rabbim Salebe’yi istediği mala kavuştur, diye dua etti.
Salebe bundan sonra koyun alarak otlatmaya başladı. Koyunları sürüler tutacak kadar çoğaldı. Daha evvel bütün namazlarını cemaatle kıldığı için “Cami Kuşu” diye anılan Salebe, artık sadece öğle ve ikindiyi cemaatle kılabiliyordu. Diğerlerini koyunlarının ardında, bazen de kaza olarak kılıyordu.
Salebe’nin kısa zamanda bereketlenip çoğalan koyunları Medine yakınlarına sığmaz oldu. Uzak çöllere, sulak yaylalara gitme gereği ile karşılaşan Salebe, artık öğle ve ikindi namazlarına da gelmiyor, sadece cumaları mescitte görülüyordu. Nihayet koyunları, ona Cuma namazlarını da unutturdu.
Bir gün Rasulullah (sav): “Salebe görülmüyor, nerededir? diye sordu. Sahabeler:
– Koyun aldı. Koyunları buralara sığmaz olduğundan şimdi çöllerde, sürüsünün ardında dolaşıyor, dediler.
Rasulullah (sav):
– Yazık oldu Salebe’ye!.. buyurdu.
İşte bu sırada zekat ayeti nazil olarak, mali durumu iyi olan Müslümanların, geçim sıkıntısı içinde bulunan kardeşlerine yardım etmeleri emredildi. Bu emre büyük bir istekle uyan Müslümanlar, mallarının bir kısmını, geçim sıkıntısı içinde yaşayan kardeşlerine seve seve verdiler. Salebe ise mallarının zekatını istemek üzere gelen görevlilere: “Bu sizin yaptığımız, düpedüz haraççılıktır.” diyerek onları eli boş çevirdi.
Haberi duyan Rasulullah (sav) üzülerek :
– “Yazık oldu Salebe’ye” sözünü tekrarladı.
Salebe, önceden; “Zengin olursam zekâtımı vereceğim.” diye yemin etmişti. Fakat sonra bu yemininden dönüp zekâtını vermeyince Tevbe Suresinin 75 ve 76. ayetleri nazil oldu. Bu ayetlerde, zengin oldukları takdirde fakirleri gözeteceklerini söyleyen kimselerin bu sözlerini unuttukları belirtiliyor ve onlar münafık olarak nitelendiriliyordu.
Ayetlerin kendisini münafıklar sınıfına dâhil ettiğini anlayan Salebe, Rasulullâh’a müracaat ederek yoksulların hakkını getirdiğini söylediyse de Rasulullah (sav) kabul etmedi. Üzüntülü bir şekilde:
– Senin yardımını alamam artık Salebe; Allah beni bundan men etti. Haydi git! diye karşılık verdi.
Peygamberimizin vefatından sonra Hz. Ebu Bekir’e başvuran Salebe, sırasıyla Hz. Ömer ve H.Osman’a da müracaat etti. Ancak onlar da ;
– “Rasulullah’ın almadığı yardımı biz kabul edemeyiz” dediler. Salebe Hz. Osman zamanında ölürken kulaklarında şu sözler çınlıyordu:
– Ya Salebe! Şükrünü yerine getirdiğin az mal, şükrünü yerine getiremediğin çok maldan hayırlıdır.” (1)
İşte bu kadar hazin dolu bir hikayenin kahramanı olan Salebe’nin günümüzdeki kardeşi ülkemizde 15 Temmuz Çetrefilli veya bir diğer ifadeyle Kontrollü Darbe olayını ”Allah’ın Lütfu” olarak gören Muktedirdir. Hatırlayalım toplum 28 Şubat Süreci gibi adı üstünde kötü bir süreci yaşıyordu ve dönemin muktedirleri toplumu baş örtüsü üzerinden dizayn etmeye çalışıyor ama istediklerini alamıyordu çünkü inançlı kesim her kötülüğe rağmen direniyor ters bir hareket yapmıyordu. Tamamen barışçıl gösteriler düzenleniyor, toplumun farklı kesimleri de baş örtüsü konusunu bu kadar gereksiz mesele haline getirenlere karşı içten içe rahatsızlık duyuyordu. 2002’de bu konuyu ve ekonomik sıkıntıları da yanında çözeceğini vaat eden bir siyasi irade seçimi kazandı. Toplumun büyük kesimi yeni siyasi iradeye büyük destek verdi. Siyasi irade topluma kendini kabul ettirebilmek için ilk döneminde toplumun geniş kesiminden insanları bünyesinde bulundurmaya çalıştı. Özellikle Yetmez Ama Evetçi Liberaller ile Gülen Cemaatinin desteği görünür olarak fazlaydı. Açıkçası ilk döneminde Avrupa Birliği’ne Giriş hayaliyle toplum %50’ye varacak kadar oy desteğini bu siyasi iradeye vermiştir. Hatta Kürt Sorunu’nun çözümü adına Barış Süreci adı verilen duruma Anadolu Halkı HDP ile beraber sancılı durumlar olsa da çözülsün desteği vermiştir. Tabi 2007’den itibaren Sarıkız, Ay Işığı, Balyoz Darbe Planı iddialarıyla beraber Ergenekon Soruşturmaları yapılırken ”Ben bu davanın Savcısıyım” diyen bir siyasi iktidarın olduğu ama ne hikmetse akim bırakılan 17 /25 Aralık 2013 Cumhuriyet Tarihinin en büyük Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonlarının akabinde 2014’ten itibaren Ergenekon Soruşturmalarına muhatap olan Askeri Komutanların siyasi iktidar ile el sıkıştığı iddialarını gördüğümüz bir dönemi gördük ve hala da görmeye devam ediyoruz. 15 Temmuz 2016 Çetrefilli veya Kontrollü Darbe olayıyla bu ”zoraki” evliliğin düğünü yaşandı. Askerin 600.000 kişilik mevcudunun sadece 8.000’i olan %1.25’i bu meşum olaya kandırılarak veya pusuya düşürülerek iştirak ettirilmiştir ve bu 8.000 kişinin %90 gibi kısmı da Askeri Okul Öğrencisi Er’lerdir. 13-14 yaşındaki bu çocuklara sırf günümüz muktedirinin gönlü olsun diye Müebbet Cezalar verilmiş ve Kamudan 200.000’den fazla masum insan ihraç ettirilmiştir. Neden peki? Çünkü asrın Salebe’sinin istediğinin olması gerekiyordu ve teşbihte hata olmayacak şekilde benzetme olarak bakarsak ”halkın içinden haram yemeyen masumlar olarak onun zulmüne karşı geldiğimiz veya namusluca yaşadığımız için biz zaten istediği yönetimin zararlı maddesiydik”
Tabi burada Yerli ve Milli Muhalefetimizin de Sürecin zulümle devam etmesine karşı sessiz duruşları da takdire ! şayandır. Tarih elbet bunu da not edeceği gibi inanıyorum ki Allah da bunu unutmayacaktır. CHP’nin çok çok sonradan yaptığı KHK Çıkışını takip etmiyor değilim ama hala Özgür Özel gibi isimlerin bu çıkışlara engel olması samimiyet duruşunu bozmaktadır. Meral Akşener’in tümden sessiz kalışı da hayra alamet değildir.
Evet kıymetli okuyucular biraz belki konuyu uzattım ama asrın Salebe’sinin kaybedeceği gün yakındır. Zaman olarak yakın kavramı da hep tartışmalıdır, neden hemen olmuyor diye kıvranıyoruz ama bilin ki bu Salebe çok büyük kaybedecek hem de öyle böyle değil çünkü herkesi kandıran bir tek Allah’ı kandıramaz. Bu arada kendimle ilgili bu süreçte neler hissettiğimi, neler yaptığımı kısmet olursa bir başka yazıda belirteceğim. Yepyeni yazılarda görüşmek ümidiyle.
KAYNAKÇA : https://www.masalsitesi.com/Yazik-Oldu-Salebeye-Masali.html#.Y1gmZHZBzIU (1)